Eşkiya Celilo vardı Kozuklu. Derler ki , o zaman elektrik de sınırlı, Siirt de bile öyle , jeneratör çalışıyor, ana şeye bağlı değiller. Akşam işte 6'da yanıyor, 12'de kapatılıyor, ondan sonra karanlık.
Diyor ki; elektrik söndüğünde,eğer adam dışarı çıkacaksa, Celilo'ya haber vermelidir, yoksa öldürür. Öyle bir eşkıya meşhur, kasabayı tahakküm ediyor .
Bir gün, bu Celilo'nun bir yerde işi varmış. O zaman, ana yollar da, taksi-minübüs yok, kamyon var oralarda. Bir kamyon geliyor, el kaldırıyor, tam kapıyı açıyor binecek, bakıyor Gavs oturuyor, Gavsı Kasrevi Hazretleri, meğer O'nun kamyonuymuş, şoförüyle bir yerden geliyormuş, ama başka araba da yok, mecbur biniyor, şeyhleri sevmezmiş o zaman. Şeyh olduğunu biliyor.
Ondan sonra, biraz ilerleyince, Gavsı Kasrevi Hazretleri tütün içerdi, tütün sarıyor uzatıyor Celilo'ya.
Celilo ; ben diyor içmiyorum ,
Gavs Hz. ; e diyor, bizim hatırımız için bir fırt çek .
Diyor ki Celilo; bir fırt çektim; şurama (göhüs hizzası) kadar yandığımı hissettim, ikinci fırtta ;göbeğime kadar yandığımı hissettim, camdan attım dışarıya, diyor .
Ondan sonra gideceği yeri unutmuş, ineceği yeri unutmuş, akıl baştan gitmiş. Gavs böyle çok yapmıştır, yani Onların ki tütün olmuyor aslında.
Ineceği yeri geçince, Gavs Hz. hatırlatmış; " Sen burada inmeyecek miydin? "
Hemen iniyor, ama diyor ki; yanma devam ediyor, yangın devam ediyor. İşimi gördüm geldim. Artık tahammülüm olmadı ,sabaha kadar uyku uyuyamadım. Sabah, tanıdığım bir sofi vardı diyor, gittim namazdan sonra onun kapısını çaldım. Adam beni görünce rengi sapsarı oldu, korktu; "Bela geldi ! " . Dedim; "Korkma lan , hadi beni şeyhine götür. "
Diyor beraber bindik, çift tabancam vardı benim diyor bir bölük asker alamamıştı.
Öyle bir eşkıya, azgın bir eşya, biliniyor, herkes biliyor.
Diyor, Kasrik'e o zaman direkt yol yok, patika yol var, Kasrik'in altında, indik arabadan .
Gavs Hazretleri demiş ki bir sofiye, git demiş, Celilo geliyor, tabancalarını al getir buraya.
Celilo; yahu diyor geldi adam, tabancaları aldı, elim kolum kımıldamadı, halbuki bir bölük asker alamamıştı. Ses edemedim diyor, artık.
Geliyor Gavs Hazretlerinin huzuruna . Gavs Hazretleri başlamış tövbe etmeye.
Gavs Hz.; "Keşke yapmasaydım" derken, Celilo diyor, "keşke daha çok yapsaydım. "
(Kuran-ı Kerim'de, nasuh tövbesi edenin günahları sevaba tebdil edilir buyuruluyor tefsirlerde.)
Gavs diyor ki "Keşke yapmasaydım" de, O diyor "Keşke daha çok yapsaydım". üçüncüde diyor, Keşke daha çok yapsaydım. Ondan sonra biat ediyor. Biattan sonra malum 8 maddelik bir adap var yapılması gereken. Talimat vermek için müezzin kenara çekince.
"Niye edepsizlik yaptın, Gavs sana -Keşke yapmasaydım- dedi, sen, -yapsaydım daha çok- dedin ?
Diyor ki, siz bir şey bilmiyorsunuz , eşkıya bunu söyleyen. Diyor; ben tövbeye başladım, amel defterimi, gözümün önüne getirdi Allahu Teala; sırf günah doluydu.O "ben pişmanım" deyince günahlar silindi, "keşke yapmasaydım" deyince sevap yazıldı. Ben de dedim, "keşke daha çok yapsaydım", daha çok sevabım olurdu .
Allah, perdeyi kaldırmış, onu görmüş.
Celilo bundan sonra tam bir tebliğ adamı olmuş, köylere giderken ceplerine şeker doldururmuş. Köyün girişinde çocuklara şeker dağıtmaya başlarmış. Tabii o zaman şeker çok kıymetli, çocuklar bir ordu gibi etrafından yürüyünce, köylü merak eder, kimdir bu adam, toplanırlar, bir sohbet eder hepsine tövbe - tarikat verirmiş .
Eşkiyalı bırakınca ayakkabı kunduracılığı yapmış, Celilo.
Allah rahmet etsin .